Neden böyle hüzüne karıştı yazılarım... Eylülün mü etkisi yoksa!
Hemingway'i anımsadım ünlü romanı "Silahlara Veda"yı anımsadım 20 li
yaşımdan... Etkilemişti beni bu roman o yaşta şimdi daha çok etkiledi
yaşadıklarım ...
Hafızamda iz bırakan en anlamlı bir romandı okuduğum.. Sonbahar hep
acıların, hastalıkların, ölümlerin, elvedaların, hüzünlerin mevsimi
dir çoğu yazara göre insana göre... Doğru bence de... Eylül Fırtınası
kitabının filmini hatırladım... On iki eylüllerin getirilerini
anımsadım birden... hazin ve de derin değişimlerin etkilerini yaşamak
tayız her bir sonraki Eylülde, sonbaharda..

            Kırılmışım.. Kırılgan cevizler olurya hani çetin cevizler arasında
işte öyle kırılmışım çoğu şeye... Umutsuzlukla boğulmadım hiç yaşamımda,
ama düşünüyorumda "UMUT" insana en büyük kötülük diye şimdilerde..
Garip gelecek belki ama! Umut işkenceyi uzatıyor gibi geliyor bana..
Düzelecek, iyi olacak, yarın daha iyi olacak, hele bugün yatayım yarın
Allah Kerim.. bir ton ıvır zıvır kendimizi aldatmalar... Düşünüyorumda
hep ertelediğim umutlarımla tükettim zamanı, ve yaşamımı.. Üzgün, bitkin
düşünceli yaşayan kendime acıyorum en çok... Düşüncelerim akıyor makyaj yerine
yüzüme... İşte yorgun argın bir yaşama; adımlarımla, yürüyüşlerimle
katılıyorum parklardan, patikalardan...

                Dağılmışım bu Eylül sonunda... Ülkem gibi, umutsuzluk hastalığı türemiş
her yerde.. içimizde, dışımızda... Karamsarlık, kötümserlik dolaşıyor ve
etkiliyor çoğumuzu.. Ne istediğimizi biliyoruz, ne eksiğimizi ne de
ihtiyacımızı biliyoruz.. Birkaç fedai var ortada onlarda kendini
feda etmiş tüketiyor sağduyu adına... Yinede UMUT mu diyorum kırgınlık
larımızı hafife almadan, onların üzerine cesurca giderek çözmeliyiz
sorunlarımızı, hak bildiklerimizi doğrularımızı.. Başını almış
gidiyor toplum... Ayıp bitmiş, değerler erozyona uğramış, her şey
bozulmuş, tadı kalmamış ... Bana ne diyor herkes bana ne !Orta yaştaki
fırsatçılara bakın...Çıldırıyorum bu söze "Bana neymiş" ! Hoşgörülü
nesile bakın! bana ne diyen, kaçan, kıran, yıkan insanlara bakın..
Bakalım da kendimize gelelim ! Sorgulayalım ! en çok kendi vicdanımızı,
benliğimizi, kimliğimizi sorgulayalım ! Belki o zaman ufak bir değişim
olurda hani ... Kendimizi yöneten bir kimlik geliştirmeliyiz.. İşte
bu kimlik sorumluluğuyla bir adım atabiliriz belki
iyiye, güzele, doğruya...

Paylaş: