Benim sevgilim kim? Sevgili kimdir? Aradığımız sevgili kimdi? İşte böyle arayışlarla yoklarız yüreğimizi her geçen gün... Hayalimizdeki sevgili ilah gibidir eşsiz benzersiz... Üzmeyen, değer veren, çıkarsız, karşılıksız seven bir sevgili yaşamakta yüreğimde...

                   Katıksız sevgileri sevmekteyim... Hilesiz, yalansız onurlu sevgilere hayranlığım. Doğal kaynağı yüreğimden beynime akan bir sevdadır anlatamadığım. Var mı öyle sevgili? Her şeyin hile, yalan, aldatmayla yoğunlaştığı bir yaşamda böyle bir kavramı hayal etmeme şaşırmaktayım. Ama olsun hayallerde bir gün gerçekleşecek değil mi? İyiyi, saflığı, temizi hayal etmenin kime ne zararı olmuş ki...

                   Bir hayal sevgili yarattım gönlümde. Üzmeyen, kırmayan, paylaşan içimdeki bana uzanan bir sevgi yolu olsun istedim ve bu dağı yarattım destekle, umutla büyüttüm... Erişilmez, ulaşılmaz ama var olan bir IŞIK yaktım içimde... O sevgili ki bana en güzel hediyeleri sunan, yazdıran, düşündüren, üretmeye teşvik eden bir sevgi kalitesi gücünde içimdekileri coşturan evrensel bir sevgili anlatmaya çalıştığım... Kocaman bir yalnızlık dünyamda, boşluğumu dolduran sevgilim... Kelimeler yetersiz anlatmaya öyle ki erdemli soylu bir dev...Çocukluğumun boşluğu, olgunluğumun deryası bir sevgi var olan bendeki. Suskunluğumun yazgısı belki de kara yazgısı bir sevgi benim anladığım. Bir efsane kahramanı sevgilim olan...

                  Vazgeçtim artık "Seni seviyorum" mesajları yazmaya... Vazgeçtim açık sözlülüğümden içimde yaşamaya gayret etmekteyim... Sevgimle, hüznümle, kavgamla... Zararsız, kendime dostluğumla yaşamaktayım sevgimi yaratanlarla... İşte bir "sevgililer günü"...Anlamsız bir güne sığdırılması... Sevgi bir güne sığdırılamaz hep olması gereken bir duygudur insana özgü... Bastırılsa çıkacak, horlansa isyan edilecek bir duygudur insanca...

                  Koşulsuz, şartsız, ruhani sevgilere eğilmekteyim saygıyla... Bedensel sevgilerin elden düşme olduğu şu günlerde... Sevginiz hep artsın tarifsiz olsun ki değeri olsun...

                 

          

                        Özleminle büyümekteyim her geçen gün. Hasretinle ulaşmaktayım kanamalı yaşamın gözlerine. Büyüyen yüreğimle koşuyorum düşlerime, yokluğuna. Kış ortasında reyhan rengi yalnızlığım büyütmekte seni, özlemini, hasretini. "Neden gittin" yalvarmalarıma aldırmadan gittin o uzak diyarlara... İnadınla bilinmezlere gömüldün sessizce ama çığlık çığlığa... Götürdüğün anıların hiç mi acıtmadı yüreğini? Ardından bıraktığın, çam ağaçlarının sert diken yapraklarıydı bu kışın ortasında...

                        Hayal gözlerinle, hayal bir geleceğe bıraktın beni öyle soğukta, yalınayak, ezilmiş benliğimle... Yorgunluğumu atmak için yapayalnız bıraktın beni daha yorgun yarınlara...Çocukça salındık bu parksız çocuk bahçelerinden. Senle yapayalnız dolaştık ellerimizle, çalı çırpılar arasında... Yıkadık yüreğimizi duygu nehirlerinde ağladık çırpındık ama boşuna... Sana koşacağım günü bekliyorum hayret yine de...Umutsuzluğumun yıkıldığı anı beklemekteyim sen den... Beklentilerinin içine gömüleceğim anı yaşamaktayım, sahipsiz kimliğimle ve bütün acılara inat koşacağım eskisi gibi ama buruk, ama hazin benle...

                        Boğulmuşluğunla karşılamalısın beni. Bir efsanenin bitmemiş sonunda, senle uzakta da olsa mutluluğa soyunmayı beklemekteyim hasretle.. Akıl almaz bir sevdanın en onulmaz noktasında sana ulaşmanın sancısıyla uyanmaktayım sahipsiz sabahlara.. Yaşam denen o dehlizlerde aramaktayım seni... Senle karışmışım; sigaramda, çayımda, gülen gözlü çocuğumda aramaktayım seni. Yitirilmiş ama bulunacak bir kayıp gibi aramaktayım seni bilinçsizce bulunacak bir kayıp gibi aramaktayım seni hayret...

                      Koyu bir sensizlik gölgesinde varolan senle yaşamaktayım düşlerimde umudumda... Bir sen yağmurları yağacak koyu bulutların arkasından... Beklemekteyim umutla, heyecanla... Serçeler anlatıyor geleceğini  uçarak telaşlı gökyüzüne... Birbirini kovalayan, kışa inat ötüşleriyle seni müjdeleyen serçeler haber verecek beni sana... Mutluluk gözyaşları akacak yanaklarımdan ama sen bilmeyeceksin, anlayacaksın boşluğumu vakitsiz çalan kapından...

Paylaş: