anneler günü ...!

sabah kalktım,düşündüm
kendi kendime
şimdi hatırlıyorum
bugün anneler günü
13 Mayıs ...
anneme bir demet çiçek topladım
anneme gittim adım adım,
uyandırdım
açtı o güzel gözlerini
süzülerek bana baktı ...
tüm dünya çiçeklerini anneme vermek istedim
ama oda yetmez ki ...!
sonra
"Anne anneler günün kutlu olsun"dedim
annem beni kucakladı
beni öptü
annem mutlu oldu
tabiiki bende ...


Başak Ödemiş(9 yaşında)

SANAL DA GEZİNTİ ...

İngilizce –Türkçe konuştuğum herkese

Sevdim seni bir kere.
Başkasını sevemem
Deli diyorlar bana.
Desinler değişemem...

Bakıyorum aynaya her gece.
İçim rahat ..
Yaz yorgunuyum sadece,
Hayatıma giren herkese,
Yaşanmış her şeye ..
Teşekkürler,büyüyorum sizinle.


                          Gerçekte yaşadıklarımı,gözlemlerimi son birkaç yıldır toparlamış , yazmak istiyordum . Bir an bunları 21.yüzyıl teknolojisi sanal-internet ortamında gözlemek istedim . Amacım sadece ve sadece yazdığım karalamalara bulduğum 4 ismi anket yapmaktı. Çekildiğimi hissettim biran dipsiz kuyu gibiydi sanal ortam. Bu isteğim insan ilişkilerini özgür ortam da görme ve gerçekle mukayese etme fırsatı yarattı . Kendimi yazarken anladım , ne kadar bağımsız ve özgür ruhlu olduğumu . Aslında kendimi hep bastırılmış kişilik olarak görmüşümdür çoğu kez . Sorumluluklar boğmuştu beni.

                       Çok iplerle bağlı olmanın gerçeğe yakın yaşamanın sıkıntılarını çok yaşadım . Anlatamamak , yanlış anlaşılmak kadar korkunç bir duygu olamaz diyorum . Hayallerimiz önemli ama bizi biz yapan da gerçekleştirdiklerimiz değil mi? Bir kitapta okumuştum “Hayalleri olan asla uyumaz “veya Einstain in dediği gibi “Imagination is more important than knowledge ”. Yani; “ Hayal gücü bilgiden daha önemli”. Hayallerimiz , duygularımız , yapabildiklerimiz , gerçekleştirebildiklerimiz .
                      Sanalda yaşadıklarım gerçek hayatın aynısıydı diyorum. Gördüm ki toplumumuz bu , dünyamız bu . Sanal ilişkilerimiz toplumumuzun aynası diyebiliyorum . Gerçekte yapamadıklarımızı yapmaya çalışıyorduk . Hepimiz kendimize uygun maske takmışız. Gerçekte de böyle değil mi . Ne kadar dürüstüz iddia etsek de ? Maskesiz yürümek çok zor bu sokaklarda . Beyoğlu nun arka sokakları , Oscar lı filmleri bile çok hızlı sollar. Shaekspear iyi algılamış 16.yüzyılda bu sokakları . Ancak oradan geçenler bilir . Bedenin dilinin ne kadar etkili olduğunu , ve gözlerin asla yalan söylemediğini bu sokaklarda daha iyi anladım . Net olmaya çalıştım ama devrileceğimi hissettim zaman zaman .Tek ortak yönümüz vardı hepimizin insan olmasıydı , duygularımızdı . Çoğumuzun yaşanmamış , bastırılmış duygularımız . Hiç yadırgamadım . Başta sendelesem de , çekinsem de amacımı ne yaptığımı bilen biri olarak girdim bu ortama . Her şeye rağmen daha dürüst daha ne istediğini yapmak isteyenler vardı maskelere rağmen . Maske değildi onlar , oydu .Yani gerçekteki gibi " o odur" olgusu . Değişmez tek şey.
                           Sanal dostlarım; hepinizi ayırımsız , farksız sevdim . İnsana özgü davranışlardı hepsi . Bazılarınızla çok sık karşılaştım , bazılarınıza selam nasılsın dedim . Hepinize de insanları sevdiğimi , included you /yani sizde dahil sevdim diyebildim . Direk söylemeye alışkın bir toplum değiliz bilirsiniz. Anladığım tek şey vardı . Sevgi ye susamış bir dünya olmuşuz . Ertelenmiş sevgilerle yaşamış bir insanlık . Geç kalmışlık çoğu şeye .Ve de ertelenmiş bir hayat. Sanal , kupkuru çöl gibi bir gerçeği, sulamaya çalışan bir ortam . Eleştirebilirsiniz beni , ama düşündüğünüzde ne kadar haklı olduğuma karar veremezsiniz . Yaşamanız gerek diyorum . Takılmanızı isteyeceğim bir süre ama bağımlı olmadan . Kontrollü girmeliyiz risklere . İyi dostlukları orada yakaladım .              Gerçekte de çok dostlarım oldu , aynı şekilde konuşarak tanıdım . Yüzünüzü görmesem de tanıdım diyorum . Ayırımsız farksız tanıdım hepinizi ...
                   Sanal , özgürlük , bağımsızlık ortamıydı . Okyanusta gibi hissettim biran kendimi . Boğulacağımı hissettim ama yüzmeyi öğrendim . İnsanlar nehir gibiydi birbirine akan , denizlerde toplanıp okyanuslara dolan . Okyanus gibi derin ve engin ; İnsan ve sevgiler yaşanıyordu burada . Derinliklerde boğulmak isteyenleri anlamaya çalıştım . Hepimizin ortak tek tutkusu sevgi ve İnsan olmamızdı . Hepinizi sevdim . Sizde beni . Bunu anlamamak mümkün müydü ? Hissedilir sevgi , anlatılmaz yaşanılır.
                         Gerçek kimliğimi açıkladım dürüstçe , cesurca ama dikkatlice. Lale dedim Türkçe, İngilizce tulip . Tulip bilinçli bir seçim değildi . Sadece Nisan ayıydı bir öğrencim köklü lale getirmişti bana . Açmışlardı kırmızı beyaz . Icq kuran hocalarımızdan birine lale olsun dedim . Düşündüm tulip olsun , İngilizce de konuşacağımı hesaba katarak . Aslında içimden geçende gerçek ismim di . Ama adet böyle diye düşündüm . Kısa sürdü dostluklarım o zaman , lale gibi kısa oldu ömrü . Hepiniz telefonumu istediniz , konuşmak için can attınız . Sadece yazılarımı anlattım . Kendimi anlattım ve de sizleri dinledim . Bulunduğum şehirden yazıştıklarım oldu . Çalıştığım kurumu söyledim. Bir çayınızı içelim dediler . Reddettim . Evlilere , eşlerine aynı talepte bulunulsaydı tepkileri ne olurdu diye sordum . Bana iş kadını olduğumu hatırlattılar . Onlara İş kadını daha dikkatli davranmalı dedim . Saygıyla karşıladılar . Zorla telefon yazdınız . Aramam için söz vermemi istediniz . Arayamadım , sözde vermedim . Tek özür zamandı . Bende istedim ama vakit sorunum var bilmenizi isterim .

Paylaş: