Ben mi? 

Evet ... 
bir gün çıkıp gideceğim 
kapıları, evleri, dergileri, hüzünleri 
bırakarak ... 
bir çiçek merhaba diyecek ... 
hoş geldin diyecek dağ ... 
orman gülümseyecek ... 
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da 
ümitsizliklerin 
hırsların, yarışların, tasaların kaldığı yerde 
tam anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir ... 
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece ... 
kendi mantığı, kendi güzelliği içinde tutarlı ... 
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan 
büyük bir şeydir halk ... 
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, 
kozalaklar 
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk ... 
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız ... 
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl ... 
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri ... 
doğumu, ölümü ve yaşamayı 
yani dingin ve büyük olan her şeyi anlatmak ... 
Ben mi? Evet. Çıkıp gideceğim bir gün .. 
tasasız, gözyaşsız, geride bir şey bırakmadan ve bir şey 
beklemeden ilerde ... 
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek 
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan yürekle ... 

S E V G İ L E R D E sevgileri yarınlara bıraktınız çekingen, tutuk, saygılı. bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı. bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı siz geniş zamanlar umuyordunuz çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmezdi. gizli bahçenizde açan çiçekler vardı, gecelerde ve yalnız. vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı 

EN GÜZEL 

Bu müze var ya bu müze Seninle gezerken güzel Kimseler yoksa salonda Seni öpmek en güzel Bu rakı var ya bu rakı Seninle içerken güzel Kimler olursa olsun varsın Rakılı ağzından öpmek en güzel İşte bu dünya var ya bu dünya Seninle yaşarken güzel Sen varsın ya sen Ancak benimleysen güzel 
 

SENİ SAKLAYACAĞIM 

Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde. Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde. Sen göreceksin, duyacaksın Parıldayan bir sevi sıcaklığı, Uyuyacak, uyanacaksın. Bakacaksın, benzemiyor Gelen günler geçenlere, Dalacaksın. Bir seviyi anlamak Bir yaşam harcamaktır, Harcayacaksın. Seni yaşayacağım, anlatılmaz, Yaşayacağım gözlerimde; Gözlerimde saklayacağım. Bir gün, tam anlatmaya .. Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım .. Anlayacaksın .. 


Ben Senden Önce Ölmek İsterim 
Ben 
senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mı zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
İyisi mi,beni yaktırırsın, 
odanda ocağın üstüne korsun 
içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, beyaz camdan olsun 
ki içinde beni görebilesin 
Fedakarlığımı anlıyorsun 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşıyorum yanında senin. 
Sonra, sende ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orada beraber yaşarız 
külümün içinde külün 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi oradan atana kadar ... 
Ama biz 
o zamana kadar 
o kadar 
karışacağız 
ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz 
yan yana düşecek. 
Toprağa beraber dalacağız. 
Ve bir gün yabani bir çiçek 
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse 
sapında muhakkak 
iki çiçek açacak : 
biri sen 
biri de ben. 
 

Ben 
daha ölümü düşünmüyorum. 
Ben daha bir çocuk doğuracağım 
Hayat taşıyor içimden. 
Kaynıyor kanım. 
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, 
ama sen de beraber. 
Ama ölüm de korkutmuyor beni. 
Yalnız pek sevimsiz buluyorum 
bizim cenaze şeklini. 
Ben ölünceye kadar da 
Bu düzelir herhalde. 
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? 
İçimden bir şey ;
belki diyor. 
 

Gözlerin
ister hapishaneme, ister hastaneme gel,
gözlerin gözlerin hep güneşte,
şu mayıs ay sonlarında öyledir iste
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gözlerin
kaç defa karsımda ağladılar
çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmaya görsün
sevinçli bahtiyar
alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler oluyor dünyaya sevdası insanın.

gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir iste kestanelikleri Bursa’nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul .

gözlerin gözlerin,
gün gelecek gülüm, gün gelecek,
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
senin gözlerinle bakacaklar.

 Buluşmak Üzere

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uca uca bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İste o evin kapısında bulacaksın beni

Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patia çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege Denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bir de dibe dalayım diyorsun
İçine çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni

Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ta Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her isin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bir de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım.

Paylaş: