O küçük derenin
Yatağına yatırın beni
Mavi kır çiçeklerini sürükleyen
Kekik kokulu serin sular
Aksın üstümden...
Ancak o zaman arınırım...
İyileşirim belki...

Baharı bekledik.Umudumuzu, çiçeğimizi bekledik haber kuşlarını bir de...İçimizi ısıtan bahar sıcaklığını hep bekledik de umutlandık.Dağlarda hissettik, ve de yaşadık baharı.Hep tepelerde yaşadık ve de rüzgarlara kapıldık.Kırlarda baharlarda yaşamak hep hayatımız oldu.En çok da kır çiçekleri bana baharı müjdeledi,bir de kuşlar.Papatyalar, gelincikler.En çok da gelincikleri sevdim.Dağ gelinciği en çok da.Umut veren neşe veren, rüzgarlara direnen, ve de incecik kırmızı yapraklarının rüzgarda nasıl da titrediğini görmek.Bana çook şeyler anlatmıştır hep.Beni bana anlatmışlardır en önemlisi.

En çok da dikenler arasında gelincikler gördüm.Hiç aldırmayan ve de umut saçan kızıl güzellikler.Dikenler arasında, dokunamazsanız da, uzanamazsanız da size neşe vermiştir ve de umut.Baharı müjdelemiştir en çok...Çoğumuz böyle yaşamadık mı.Kadınlarımız diyorum evet onlarsız düşünemeyeceğiniz bir dünya.BİZim dünyamız, Umudumuz, törelerimiz her şeyimiz onlar.Vazgeçemediğiniz her şeyiniz,kadınlarımız.

O bir dağ gelinciği...
Ne koklayabilirsin
Ne dokunabilirsin
Ne de elini sürebilirsin.
O kadar ince dikenler içinde.
Fırtınalar götürdü onu...
İnce yaprakları titrek
Etrafına zevk veren, neşe veren
Umut veren en önemlisi.
Bir dağ gelinciğiydi o...

Fırtına ve gelincik.Gelinciğin ömrünü hep fırtınaya bağladım.Gelinciğin ömrü kısa da olsa hafızalarımızda o kızıl, titrek yaprağıyla hep yaşayacak.Hep sevdim kır çiçeklerini.En çok da rüzgara, fırtınaya, esen rüzgarlara direnen, uçuşan, titreyen kırmızı yapraklarına takıldım hep.O gelincik di.Vitrinlerde, çiçekci dükkanlarında satılan çiçek hiç olamadı.Vitrinleri süslemedi.Doğayı sevdi, ömrü orada başladı orada bitti.Hepimizin ortak zevki, neşesi, umudu oldu da yaşadı.Dikenler içindeydi ama aldırmadı, rengini hiç soldurmadı.Esen rüzgarlara karşı hep direndi...

Doğa neler verdi bize de fark edemedik.Algılayamadık.Doğalı değil de yapayı seçtik çoğu zaman.Suni işlerle uğraşıp boşuna, aynı noktaya geldik ve de kısır bir döngüyü aşamadık.Ben hep köy kadınlarını sevdim.Direnen, çalışan, üreten kadınlarımıza hayran oldum.Her biri bir dağ gelinciği oldu benim için, ben de dahil.Nasıl yaşadık, nasıl.Nasıl yoğrulduk bu yaşam teknesinde.Elleri nasırlı, tertemiz yürekleri vardı.Ben gibiydiler onlar Bizdik bi.Direnen, üreten, işkence yaşasa bile gülümseyen bizleriz.Ağrına gitse bile ağlayıp da gözyaşlarını içine gömen, ağıdını gizleyen bizleriz.Biz bir töreyiz, namus töresi her şeyden önce.Erkeğimiz sert, asi, ağır kurşun gibi ağır törelerimiz kadar ağır ve de katı.Biz Anadolu da büyüdük, savaş meydanlarını, tarihimizi bilmesek de öğrendik ve de erkeğimizi hep baş tacı ettik.Ama ezildik, ama çiğnendik.Kır çiçeği gibiydik.Ezildik, yok edildik ama dirildik her baharda...

Hep gayretim şuna.Zoru tercih ettik.Mücadeleye kavgaya sevdalandık.Bitirmeye değil devam etmeye, ilerlemeye baş koyduk.Yıkmaya değil yapmaya gönül verdik.Ezilsek de dirildik, yeniden başladık her şeye.Mücadeleci, üreten kadınlara derinden, yürekten saygı duydum hep.En çok da kendime.En çok da ihmal edilen, aldatılan kadınlarımıza saygı duydum.Onlar ki hiç bir şeye tercih edilemeyecek kadar doğaldı.Ama yapay ağır bastı da dışlandı onlar.Belki de tek suçları doğal, güçlü ve de saygın olmalarıydı.O güçle halen eşlerinin yanında olmadılar mı?Fonda olsalar onların yanınızda olmasını istemediniz mi?Rahmetli Adnan Kahveciyi anımsadım. Eşini en çok da. Yalnız bir eşti ama ölümünde bile eşini yalnız bırakmadı. Hillarysiz bir Clinton düşünmek mümkün mü?Ve bir Lady Diana.Efsane kadın. Bu uğurda yaşamını noktalamadı mı ? Ve onun için Elton John ne armağan etti.."Candle in the wind" yani "Rüzgardaki mum". Düşünüyorsunuz değilmi .Ve niceleri .Bizim kadınlarımız .Başınıza taç etseniz de hep lafta kalmadı mı?Ağır sözler ,tavırlar yaralamadı mı?

Ben hep üreten , çalışan, didinen, destek olan ve de güç olan güçlü kadınlara saygıyla baktım. Tüketen , yok eden, yağmalayan kadınlara bizden değil dedim...Olamaz dedim.Fiziksel güç meselesi diyorum.Kapitalizm gereği belki de...Hiç sevmedim...Ne maddeyi ne de fiziksel gücü.Beyin gücü önemli.Bunu en az sizler de bizim kadar biliyorsunuz.Ama BİZİM dünyamız bu...Törelerimiz bu.Bu dünya hepimizin.Ama en çok da bizim gibilerin...

Saygı ve sevgilerimle...

Paylaş: